Marie, Fransa'da huzurlu bir hayat yaşayan bir aşçıdır. Bir gün, Afrika'dan gelen Peder Patrick'in huzurevine gelmesiyle geçmişinin travmaları geri döner. Marie, Peder Patrick'i savaştan harap olmuş memleketinden tanımaktadır.
Peder Patrick ile karşılaşması, Marie'yi çocukluk döneminde yaşadığı vahşetleri ve acıyı hatırlatır. Bu travmalar, Marie'nin kimlik duygusunu zedelemiş ve onu kültürel köklerinden koparmıştır.
Geçmişin gölgesinden kurtulmak için Marie, Kızılderili kökenlerine yeniden bağlanır. Atalarının bilgeliği ve geleneklerinde teselli ve güç arar. Bu manevi yolculuk, Marie'nin yaralarını sarmasına ve Peder Patrick ile yüzleşmek için cesaret bulmasına yardımcı olur.